İLAMACA LÜGAT
A
Aba : Abla veya kalın kumaştan giysi
Aboo: Hayret etmek
Afat : Afet
Ağşam: Akşam
Attırıve: Atıver
Aşık: eskiden yaygın bir oyunda kullanılan keçi veya koyun ayak eklemi kemikçiği
Aşık oyunu : aşıklarla oynanan oyun
Abbak : ak,beyaz
Apabbak : bembeyaz
Arpa gogganı : kepekli arpa unundan yapılmış sert ama çok lezzetli ekmek
Avkulamak : büyük köpeğin gücüyle küçük köpeği altedip ezmesi
An : tarlaları ayıran sınır yükseltisi
Aleymizahman : gökkuşağı
Ayvadana : güzel kokulu bir yabani ot
Akbubecci : beyaz papatya
Andat : harman aleti
Aleddirik : pille çalışan el feneri
Ağmak : yüksekçe bir yere tırmanmak
Akşam gavil,sabah savul : akşam söz verip sabahcayma halinde söylenir
Alız : zayıf,güçsüz
Ardılmak : birinin veya birşeyin üstüne çıkmak,asılmak
Ayıgabak : umacı,korkunç yaratık (çocukları korkutmada kullanılır)
B
Biniyet : hamur veya ekmeğin fırına götürülüp getirildiği özel yapılmış oluklu tahta
Büylek : büyükbaş hayvanları sokarak adeta çıldırmalarına sebep olan bir sinek
Biyoo : bir kere,bir defa
Bicik : meme,göğüs
Büzütmek : soğuktan titreyerek küçülüp kalmak
Babıccı : uğur böceği
Burma : hayvanların kışın yediği,burkularak sıkıştırılmış ot yumağı
Bahna : hayvanların yem yediği tahta yemlik
Buçuklaa : şinik'in dörtte biri
Buba : Baba
Biceez :Bir kere
Bılamak : Karıştırmak
Balık elemek : balığın pullarını ve karnını temizlemek
Boyunduruk : çalışırken öküz veya katırın boynuna geçirilen ağaç çember
Badalbayrak : karmakarışık,birbirine girmiş
Böğü: Örümcek
C-Ç
Canevi : göğüs kafesinin iç kısmı
Cibindirik : sivrisinekten koruyan küçük çadır
Ciş : yeni,gıcır gıcır
Cibi: Tavuk ya da kuş yavrusu
Cırla: Koş
Ciyindirik : pekmez,un ve haşhaştan yapılan tatlı
Çapak : sazan balığı
Çel : yaramaz,afacan çocuk
Çiçek : Karnıbahar
Çiyil : kumdan biraz büyükçe taş parçası
Cıngıldık : gerekli gereksiz konuşan,ciddiyetsiz
Cımcık : sırılsıklam ıslanmış olan
Corleşmek : bir yerde buluşup toplanmak
Çakıldak : ishal koyunun bacakları arasındaki gübre yapışıkları
Çavgun vurmak : yağmurun eğimli ve şiddetli olarak camlara vurması
Cimidin : küçük yayvan tabak
Çelme : yakmak için kesilen odunun boyutunu tarif eder
Çepirlik : taşlık,topraksız yer
Çelermek : taşı yiyen yılan veya kelerin ölmek üzere kıvrılıp kalması
Çördük : turşuya koku vermek için kullanılan güzel kokulu ot
Çebiç : oğlağın büyümüş olanı
Çirk : balıktan ayıklanan barsak,solungaç gibi yenmeyip atılan organların tümü
D
daş aşığı : taşlarla oynanan aşık oyunu
dalaz : gölde ani rüzgarla çıkan ve kıyıya inmeyi zorlaştıran tehlikeli dalga
Datlı : Tatlı
Dengilmek :Otururken hafif yan yatmak
dömbelti : ortalıkta göze gönüle hoş görünmeyen çıkıntı,eşya
Deşdivan : tarla ve bahçeleri koruyan bekçi
Dığamak : rakip oyuncunun elindeki (herşeyi) kazanıp almak
düyen : altındaki keskin taşlar vasıtasıyla ekini buğday-saman yapma aleti
donuzun körü : elinin körü anlamında tersleme sözü
doğucu olmak : eşeklerde görülen bir hastalık hali
diline virdetmek : devamlı aynı sözü söyleyip durmak
dolama : parmakta çıkan ağrılı ve iltihaplı hastalık
dürütmek : uydurmak,yoktan ortaya çıkarmak
donuz doğrusu gitmek : söylenenleri kulak ardı edip
kendi bildiği şekilde gitmek
dayak yasırı : dayağa alışık,dayağa düşkün olan
dergi : harman aleti
Dınnaçık: Olabildiğince az
dirgen : Çatala benzer harman aleti
düydü : keser,çekiç gibi aletlerin çivi çakan tarafı
düyülmek-1 : sert darbe yüzünden deri altında oluşan
şişme ve sertleşme olayı, yutarken boğazına durmak
daban halısı : odaya döşenen 6 metrekare
veya daha büyük halı
dalya : kiremit ve taşlarla oynanan eski bir oyun
davşan göceği : tavşan yavrusu
E
Erez : Eğirdir gölünde nesli tükenmekte olan (salamurası meşhur)arasıra ağdan
çıkıyor. lezzetli bir balık cinsi
elee! : amanıın!,vah vah!
eleh! : kendi veya başkasının canı yandığında söylenen bir nida
ellalem : galiba,herhalde
ebişmek : birinin sırtına binmek
enginaşşaa : aşağıya doğru
Eğnel : ekin biçerken her işçiye biçmesi için verilen kısım
eksi : yarı yanmış yarı yanmamış odun
emadene : birdenbire,ansızın
erdak : herhangi bir oyuna ikinci başlayacak olan oyuncu
érmek : meyvenin olgunlaşması
esirikli : başına estiği gibi kontrolsüz hareket eden
essah : sahi,gerçek
evelde : tevekkeli
Emme: Ama
Emme: Kadın memesi,Göğüs
evinneşmek : ekinlerin başak yapmaya başlaması
eyatlı : eğreti,kırılıverecek gibi duran
Eyene : sahiden,gerçekten
(yalanım yok anlamında yemin gibi kullanılır)
eksıranı : demirden yapılmış hamur sıyırma aleti
eli böğründe : yapılarda yük taşıyıcı ağaca destek
veren yan dikme,payanda
Eygi : Kemik
F
fıldırdak : pervane gibi hızla dönen yuvarlak tahta
veya teneke parçası
fışgı : yumuşak ve pis kokulu gübre
fingilifistan : yaren arkadaşları arasında oynanan zevkli bir oyun
fol : tavuğun daha çok yumurtlaması için yapılmış
yumurta benzeri taş veya toprak
G
gakmış : kalkmış
Garpız :Karpuz
Gari : Artık
Gede :Kurnaz
gındallı : üzerinde kırmızı renkli birşey bulunan
gırık : evli kadının dostu,sevgilisi
gırpık : halı işlerken kırpılmış yün iplik yumakçıkları
ganırmak : ağacı zorlayarak eğmeye veya kırmaya çalışmak
gurk olmak : tavuğun civciv çıkarma sürecine girmesi
goyak : koyun veya keçilerin sığındığı yer
goklangozak : salyangoz
gurma balık : tuzlanmış,salamura balık(her evde bulunurdu)
günaşık : ay çekirdeği
goruk : üzümün tadlanmamış ham hali
gün vurmak : çok sıcak havada güneşin meyveleri yakması
gavinne : Eğirdir gölünde nesli tükenmiş lezzetli bir balık cinsi
göde : iri,şişman
göz : gölde yüzenler için tehlikeli delik
gılik : ardıç gibi ağaçların leblebi büyüklüğündeki meyvesi
gen : sürülmemiş tarla
ganare : ağzı yüzü yemek bulaşıklı
galgımak : olduğu yerde zıplamak
garıngolanı : at veya eşeğin semerini tutan ve
hayvanın karnını saran kuşak
garnevit : istakoz
geşdengeyin : geç vakitte(geceleyin)
gıncırık : binenlerin döndürüldüğü tahterevalli çeşidi
gındır : sazan balığının en ufağı
gıyneştırmak : kapı veya pencereyi hafif aralamak
gicimik olmak : allerji yapan birşeyden dolayı kaşınmak
gidişmek : vücutta bir yerin kaşınması
gök : olgunlaşmamış,ham meyve
göynümüş : çok fazla olgunlaşmış,çürümek üzere olan meyve
gumnamak : büyükbaş hayvanların doğurması
güdük gütmek : oyunda ebe olmak
gebelekli : küçük küçük sürekli öksürüp duran
göbelek : badem ağaçlarında asalak bitki olarak çıkan ökseotu
geven : hayvanların sevdiği dikenli bir ot
gevgen : büyükbaş hayvanları sokan arıya benzer haşere
gümnü : içine turşu,yağ gibi yiyecekler konan ufak kiremit küp
güğüm : ağzı daraltılmış saplı bakır su kabı
gırkım : koyun-keçi gibi hayvanların tüylerinin topluca
kesildiği törensi toplanma
gısgeç : birşeyi kıstırmaya yarayan şey
gıseç : kıskaçlı bir böcek
gilivat : gölgeliğinde oturulan üzüm asması
gölle : haşlanmış buğdaydan yapılan yiyecek
H
hardal : sarı çiçek açan bir yabani ot
horsunmak : çekinmek
hayat : evin ön kısmındaki toprak balkon altı
heyallamak : şüphelenmek,birşeyler sezinlemek
hom : rüzgar olmaksızın gölde oluşan salınım dalgası
Hepiciğinden :Hepsinden
hers : hırs,tamah
horta etmek : şaka yapmak
hüdüde : hayvan yüreği
I-İ
ığalını almak : toprağın bellenecek hale gelmesi,kabarması
İlimon : Limon
ımık : gölün rüzgarsız ve dalgasız hali
ildal : gözle görülür-görülmez arası,güçlükle görülebilen
irizlemek : kapı veya pencerenin mandalını sürerek kitlemek
itlak : herhangi bir oyuna ilk başlayacak olan oyuncu
imankeşman : adamakıllı,iyiden iyiye,çok tasasız ve rahat,acelesiz
ince hastalık : verem hastalığı
inme inmek : bir tarafına felç gelmek
idare : fitilinde gazyağı yakılan ev içi lambası
ilan : yılan
ilan bıçağı : dere kenarlarında yetişen yabani bir ot
ilkilmek : toprağın emmemesi halinde suyun birikip kalması
İlkin :Az önce
K
Kallavi : Bol köpüklü
Kasnaklı : Uçurtma
köpek ilmesi : çok sivri dikenleri olan maki cinsi ağaççık
kelle : 6 metrekareden daha küçük halı
kekri çeşme : suyu yavan olan çeşme
kelik : ayakkabı veya terlik eskisi
kelten : sazan balığının az ufağı
Kenef : Tuvalet
Kopil : Erkek çocuğu
Kıstırgeç : Yengeç
Kırkmak : Makasla kesmek
kizir : sert olmayan bir kaya cinsi
kizirmeye aldırmak : bahçenin taştan temizlenmesi amacıyla
derince bellenmesi,kazılması
kücü : halı işleme tezgahındaki ince ağaç
kile : dört şinik miktarı
köme : çok sayıda aynı cins maddenin bulunduğu grup
(meyve,taş vb.şeyler için)
küsdüre : tahtayı düzgünleştirme aleti
kürnemek : hayvanların ağaç altı gibi bir yere toplanması
L
loda : dalından toplanmış meyvelerin tarlada biriktirildiği küme
löküs : gazyağıyla çalışan pompalı güçlü aydınlatma lambası
lillime : taş ile oynanan oyunlarda kullanılan yassı taş
lemberlep : ağzına kadar dolu olma hali
M
Makine : Araba, araç
meccanen : ücretsiz,karşılıksız
Merav: Bahçelerin sulama suyu sırasını düzenleyen bekçi
Mıh : Çivi
Mıar :Çeşme
mısmıtıl : tastamam,mükemmel,oldukça iyi
mobalını çeken : vebalini üzerime alayım!
müsandere : oda içinde bulunan yüksekçe raf,eşyalık
mam : taşlarla oynanan eski bir oyun
mısmıs : sessiz sessiz kendi halinde duran,kimseye
faydası olmayan kişi
mudul : öküzleri hızlandırmak için yapılmış ucu çivili uzun değnek
mıncımıncı sallamak : eski dam evlerin bacasından
iple sepet sarkıtarak yiyecek istemek
N
Naal : Nasıl
Naber : Ne haber
namazlaa : seccade,namazlık
nüzül : felç
O-Ö
ofurtmak : sahibinin canını yakmasından dolayı
hayvanlarda oluşan korku
ok : yapılarda yük taşıyan kalın ve uzun ağaç
Oku : Düğün davetiyesi
Ondan kelli : Ondan sonra
Ödüm sıttı : Korktum
önzeye yatmak : gelen birine karşı pusuya yatmak
öğendire : uzun değnek
ötürekli : ishal olan(daha çok karşısındakini kızdırmak için söylenir.
öğürleşmek : Öğür olmak, birbirine alışmak, istinas etmek.
Özger:Rüzgar
P
per almak : halı tezgahının arada bir yüksekliğinin ayarlanması
püse : ağaçların yapışkan salgılarından yapılan yapıştırma maddesi
parpa yemek : birinden azar işitmek
Pırla : Topaç
Pıtırak :Bitkinin dikenli parçası
punta : zatürre hastatalığı
S-Ş
saymeyoz : kabul etmiyoruz,saymıyoruz
seyitmek : koşmak
sinlenmek : saklanmak
soğgak : herhangi bir oyuna son başlayacak olan oyuncu
söyen : ağaç sırıklardan veya tahtalardan yapılmış çit
sücüllü : kılık kıyafeti dökük,pejmürde
sümeşik : aptal gibi duran
sünüpeli : aptal gibi davranana sitem ederek söylenir
sümaneke oynamak : geceleyin uzaklarda şimşek çakması
sırtarmak : köpeğin dişlerini göstererek saldırması
süsmek : boynuzlu hayvanların tos vurması
süsgen : çok tos vuran hayvan
sirke : bit yavrusu (bildiğimiz sirke anlamında da kullanılır)
sirken : bir yabani ot cinsi
sayvant : gölgeliğinde oturulan üzüm asması
(daha özenerek yapılmış olanı)
sağsı kokmak : bir yiyeceğin eskilemiş gibi kötü kokması
sağaz : işlerinde sağ elini kullanan
sahın : yayvan tabak
sinirsi : zor kesilen,zor ısırılan,süngersi
sundurma : toprak damdan uzanan,tahtalardan oluşan
yağmurluk,gölgelik
su yutgunu : su emmiş,yaş(suçundan dolayı hiç konuşmayan kişi için de kullanılır)
sıraz : Eğirdir gölünde nesli tükenmiş yağlı bir balık cinsi
sırnaşmak : sevimsiz bir şekilde birine musallat olmak
sırneşık : sevimsiz bir şekilde birine musallat olan,adeta yapışan
siyder : balık avlamak için yapılmış suya basma ağ
Şart (şert olsun) olsun : Yemin, kesin yapacağım anlamında.
şepit : köpeğin yemesi için özel yapılmış ekmek parçası
şemeddirik : balık avlarken kullanılan küçük şamandra
şinik : buğday,ceviz,nohut gibi kuru gıdaların miktarını
ölçmeye yarayan ölçü birimi ve alet
şaldır şuldur : çok bol olan giysinin durumu,üzerinden dökülme hali
T
tabaka : içine tütün konan yassı metal kutu
terlentelef olmak : tamamen telef olmak,hiç kimsenin
faydalanamaması
tınaz : biçilmiş ekinlerin toplanmasıyla oluşmuş ekin tepeciği
tırsımak : çok korkmak
Tırışcı :Yalacı
tille : ata veya eşeğe eşya yüklemeye yarayan semerdeki urganın uzantısı
tengirek : yün eğirmeye yarayan alet
turunç : baharda çıkan güzel kokulu bir yabani ot
tengerlek : çember gibi yuvarlak
toparlak : top gibi yuvarlak
tavsumak : bir işin vaktinin geçmesi
(çiçeklerin solması anlamında da kullanılır)
tonç : iki tarla arasındaki yükselti
tosbaa : kaplumbağa
tehene : zahar,bu sebeple
tersem tebbek : tam ters yönde olma hali
tüngümek : duvar gibi hafifçe yüksek bir yerden atlamak
U
uğrulanmak : toprağın bellenecek hale gelmesi,yumuşaması
Ü
ürgün : karnı çok şişkin,gazlı olma hali
ünnemek : birini bağırarak çağırmak
ümmen derya : bitmez tükenmez su,deniz derya
üyünmek : suyun sessizce bir delikten girdap yaparak akıp gitmesi
üyünüp gitmek : bir yerine taş değen birinin acıyla kıvranıp durması
ütmek : rakip oyuncunun elindekileri kazanmak
V
vıddırıvızık : eften püften,işe yaramaz
Vıdı vıdı : Gereksiz,yersiz konusmak
Vay nisli vay! : bilinmesi gereken çok basit şeyleri bile bilmeyenlere denir
Vay gahbecik vay! : hayretsin yani! demek için kullanılır
Velesbit : bisiklet
Viri-viri-viri! : hayret ve şaşkınlık nidası (çokluk hissi verir)
Vöö..! : hayret ve şaşkınlık nidası
Y
yağanmak : bir nesneyle vuracak gibi yapmak
yağuncumak : açlıktan midenin kazınması
yalabık : kaygan,parlak yüzeyli
yennicek : hafif meşrepli,ciddiyetsiz
ya gahbenalı ya! : hayret,bunu da mı yapabildin! der gibi birşey
yaba : harman aleti
yağrı ağrımak : kürek kemikleri arası ağrımak
yağır : semerin hayvanın sırtında açtığı yara
yenişmek : güreşmek
yuğgu daşı : yağmurdan akmaması için toprak damda gezdirilen silindirik ağır taş
yüklük : yatak ve yorganların kaldırıldığı dolap
yüklü : hamile
yületmek : saçı veya sakalı kestirmek,traş olmak
yoşumak : eskimek(kumaş için kullanılır)
yoşuk : eskimiş kumaş,elbise
yunak : suyun kayalarda oymuş olduğu,çobanın koyunlarını yıkadığı doğal havuz
yığın : biçilmiş ekinlerin toplandığı ilk ekin yumağı
Z
Zabbak : aptal,bir işi beceremeyen,bilemeyen
Zaar : Herhalde
Zaamat: Zahmet
zıllı : ebediyyen
Zılgıt: Azarlama
Zırnık: Az,küçük
Zeykir : atın veya eşeğin ayağında bulunan ala renkli çizgi
Zeccade : namazlık için dokunmuş ufak halı
KÖY ŞİVESİ
Köyümüz Şivesinde Akdeniz ve Orta Anadolu ağızlarının etkisi görülür.
Mahalli dil, günümüzde de özelliklerini korumaktadır.En belirgin özellikleri şöyledir:
Şivede uzun ünlülerin tamamı, iki ünlü arasındaki ünsüzün düşmesi ile oluşur. Ârı (Ağrı), aşam (akşam), gâsın (kalsın), peenir (peynir), veese (verse), yapdıı (yaptığı), sandıı (sandığı), geydii (giydiği), iilik (iyilik), oomasın (olmasın), oolan (oğlan), öölen (öğlen), sööle (söyle), uura (uğra), bulduumu (bulduğumu), düme (düğme), yüzüünü (yüzüğünü).
Ünlü değişmeler çokçadır:
a-e: Bozcen (bozacaksın), goş-cen (koşacaksın), yapcen (yapacaksın), kesdene (kestane), teze (taze), zerdeli (zerdali).
an: Çığır (çağır), bascem (basacağım), kalkcem (kalkacağım).
a-u: Buba(baba),portukal (portakal), ortuda (ortada).
Orta hecedeki a sesinin vurgusuz olduğu zaman, çoğunlukla düştüğü görülür. Burda (burada), olcam (olacağım), vacem (varacağım), orda (orada) gibi.
e-a: Ataş (ateş, barâba (beraber), hökümat (hükümet), gıymatlı (kıymetli).
e-i: Yir (yer), dide (dede), ni-den (neden), gice (gece, pencire (pencere).
i-e: Eyi (iyi), ekiz (ikiz), heş (hiç), tencire (tencere), zencir (zin-cir).
i-ı: Çırpı (kirpi), hangi (hangi), hızmat (hizmet), sabi (sahibi).
i-ü: Buluş (piliç), büber(biber), müsafür (misafir).
Orta hecedeki i sesi vurgusuz olduğunda düşer. Eyce (iyice), zere (zahire), Hatçe (Hatice) gibi...
o-a: Guy (koy), horaz (horoz), popaz (papaz).
o-u:Buynuz (boynuz), doktur (doktor), garyula (karyola).
u-ı: Çabık (çabuk), çıbık (çubuk), babış (papuç), garpız (karpuz), gavın (kavun).
u-o:Yokarı (yukarı), osanmak (usanmak).
ü-ö: Böyük (büyük), yörü (yürü), gözel (güzel), boyut (büyüt).
Bazı sözcüklerde "b, m, p" dudak ve dudak-diş sesleri "v" ve "f" seslerinin etkisiyle sözcüğün gövde, kök ya da eklerinde yuvarlaklaşmaya neden olur. Avcu (avcı), b.jba (baba), böbek (bebek), fursat (fırsat) gibi...
Bazı sözcüklerde ve yuvarlaklaşmanın aksine, benzeşme yoluyla düzleşme görülür. Gabık (kabuk), gambır (kambur), galbır (kalbur), ucit (vücut) gibi...
Sözcük başına fazladan bir ünlü ekleme, Isparta ağzının en belirgin özelliklerindendir. "ı, r, k, m, n, s, ş, c" ünsüzleri ile başlayan sözcüklerde sözcük içindeki ünlülere uygun olarak ı, i, u, ü, ö, o ünlüleri, sözcük başına eklenebilir. Iraf (raf), ıscak (sıcak), ilazım (lâzım), ileş (leş), iliyen (leğen), örüzgar (rüzgâr) gibi...
Çoğunlukla iki heceli sözcüklerde, ilk hece ünsüzle biter, ikinci hece de bir ünsüzle başlarsa; araya öbür ünlülere uygun bir ses eklendiği görülür. Abıla (abla), gatıran (katran), masıraf (masraf), inile (inle), mücüde (müjde) gibi...
Ünlü ile biten bir sözcüğü ünlü ile başlayan bir sözcük illerse, ünlülerden biri düşer. Buna Isparta ağzında sıkça rastlanır. Hatcaba (Hatice abla), hocefendi (hoca efendi), goccadam (koca adam) gibi...
Ünlü uyumuna aykırı bazı yabancı kökenli sözcüklerde ünlü benzeşmeleri görülür. Baca (bahçe), hâ-bar (haber), sabi (sahibi), galbır (kalbur), mezer (mezar), baraba (beraber), vallaha (vallahi), gıyamet (kıyamet) gibi...
Isparta ağzındaki ünsüz değişimleri şöyledir:
h-p:Palta (balta), paston (baston), pıçak (bıçak), apla (abla).
b-m: Mahana (bahane), muşam-ma (muşamba), mismillah (bismillah).
ç-c:cızgı (çizgi), çocuk (çocuk), cingen (çingene), güççük (kü-Çük).
ç-s: Babış (pabuç), genşlik (gençlik), gaş (kaç), öş (ölç), gılış (kılıç), biş (piç).
ı-d: Darak (tarak), davşan (tavşan), duzak (tuzak), dırnak (tırnak), dellal (tellal).
k-g: Gaba (kaba), giz (kız), gonşu (komşu), gazan (kazan), gu-rut (kurut), gön (kon).
s-z: Merkez (herkes), zoba (soba), nergiz (nergis), zümbül (sum bil).
r-ı: Güleş (güreş), bilader (birader), duyalak (duyarak), leşber (rençber).
"l" sesi kimi hallerde düşer, kendinden önceki ünlünün uzun söylenmesine neden ölür. Sancak (salıncak), gönek (gömlek), ge (gel), gesin (gelsin), osun (olsun), "r" sesinde de kimi hallerde aynı özellik görülür. Gadar (kadar), sona (sonra), va (var), geti (getir), otu (otur) gibi.
"h" sesinde de aynı durum oluşmaktadır. Apap (ahbap), gabat (kabahat), ramet (rahmet), gave (kahve) gibi.
m-n: Donuz (domuz), sindi (şimdi), geliyon (geliyorum), ölçen (öleceğim), penbe (pembe).
n-i: Dölüm (dönüm), tutarı (fincan), löbet (nöbet).
Ünsüzlerin yer değiştirmeleri çokça rastlanır. Tehna (tenha), çılbak (çıplak), kirpit (kibrit), devriş (derviş), gay-rola (karyola) gibi.
Ünsüz düşmesi de sıkçadır. "f, h, ı, r, n, y" seslerinin sözcük içinde düşmesi çokça görülür. Çit (çift), sabalen (sabahleyin), asam (alsam), dutasa (tutarsa), piriş (pirinç), gömüş (koymuş) gibi.
Sözcük sonundaki düşmelere birkaç örnek: Göze (güzel), yata (yatar), aşsa (aşağı), goşşa goşşa (koşa koşa), ıssı (ısır), isdeyyor (istiyor). Çokluk eklerinin sonundaki "r" genellikle düşer.Gapıla (kapılar), kitapla (kitaplar).gölle (göller) gibi. Çokluk ekleri kimi hallerde nar-ner şekline dönüşür. Ve sonraki "r" ekleri de düşer. Onna (onlar), bunna (bunlar), gadınna (kadınlar), goyanna (koyanlar).
Köy delikanlısının aşık olup mektuplaştığı ve yabancı bir ihtiyar zengine verilmek üzere olduğunu duyduğu sevgilisi komşu kızına yazdığı mektup, güzel örneklerinden biridir:
"Gızım ZIDDIK,
öte gün abamın çelibası ile biçit bostan yellevedidim. Eletivedi mi? Tobosun cenevim ambaklanmış ceviz gibi şakka şakka oldu. Erip yetti gari. Yağınırımdan ağrı biyel dikiliye. Üskesiallah çıkmıye tobosun. Bu dertleri hep senin yüzünden edindim. Eğer bi de o aydaş bacaklı angut herife domedis suratlı evinsüse seni vesinler, töbosun yeri göğü yıkarım. İyilik vemem. Rahat dirli vemem. Hem sen gızım o hırsız kedi boyunlı cılgısızla onmazsın. Variyetliymiş, bangonoyu tomarıyla harcarmış yövmiye nevaleyi düzdü müydü iki hammal ense kökünden ter akaraktan bihalle daşırmış göya. Gı sen kocayamı vacen bubayamı?
Variyet olupta nolcek, sen odi dek gibi herifinen geçincemeyi bulamazsın ben o aydeş bacaklı angut herife vamam de. Üskesi Allah va-micen de boynuga çilbir dakıp sürü-cek değille ya elin ütülenmiş kelle kafalı herifi istedirse istetsin hem bana vediğin söz noluyo.
Hani gönül diye bir billur olmaza bi naşırfa suya bir tutam gırcı şeker at kurtul bu dertten. Töbosun doydum usandım gari. Amma dimağa yaz niceoolsa yarın ahirette ırahat bırakıvemem yine debelleş olurum. Şişrim irehmette yalı yapıldak gööneksiz tiyildettiririm. Töbosun cenevimin alavı üskes Allah sönmeyecek. Gireği gün evinizin önünde grevetli yeni gondralı mücedded urbaları ile ben geçerken sen aptaslık-tan dikizleyodun. Benyeni sakoma bakıyo diye hiyelladım. Helbuku ise
yanına ittönbüşle amadeniye rasgele bengildemiş gibi fırlayıvedin. Yarıgı yemezdimya engüdeni saklanmaşmı oyneyoz ninnenbeşmi sinnenipte sanki ne oldu. Müsenderede kavun saklanır gibi durcek değilsin ya bi galgı, iki galgı engüdeni bir kısmetin çıkacak
Amma bilip amma yat bi bana bak bi o ihtiyar herife bin yattan bi biliş daha eyidir. Hele amma yine paşa gönlün bilir. İki satır cizmeye-deki elin ermedi bi pusla yazasın bizim öte ganbur kapısına mıhına eyatlım daklaştırıverirsin ulur gider. Kapıya şavk vurmadan herkes seni heyallamaz hem herkez seni gözet-leyo değil ya. Araş günü eniverip bille göz gararınca el yordamı ile kağıdı usullam guca mıha daklaş-tırıverip fıya gidesin. Tez arakana seyirdirsin. Bunca hec meraklanma dediklerini iyi düşün gafana gat amma yine dediklerimi duymamış-lıktan ge. Çokla binle yaşa Allah böyük mesnet siner versin yedi me-hel ol. Cevap yazmayı gattiyen unutma gerisini annasın gari bi çok selâm.
Yavuklun
Mustanların
Gadir"