İLAMA KÖYÜ - EĞİRDİR ISPARTA
KÖYDEN BİLGİLER
 
  KÖY TARİHİ
  BAĞÖREN( İLAMA) KÖYÜ DERNEĞİ
  ÜNLÜ KİŞİLERİ
  İLAMALI SABRİ
  EKONOMİ
  TARIM FAALİYETLERİ
  RESİM GALERİ
  ANONİM
  Köy yer adları
  SÜLALELER VE SOYADLARI
  İLAMACA LÜGAT
  Gelenek ve Görenekler
  DESTAN VE MENKIBELER
  İLAMA YEMEKLERİ
  KIŞLIK HELVALAR
  ŞİİRLER
  FIKRALAR
  Köy Tiyatro Oyunları
  İLENÇLER
  DUALAR
  MANİLER
  DEĞİŞLER
  ATASÖZLERİ
  Batıl İnançlar
  HASTAHANELER
  RESMİ LİNKLER
  LİNK EKLE
  MEDYA(GAZETE,TV &DERGİ)
  OYUNLAR
  DÖVİZ & ALTIN KURLARI
  FORUM
  ANKETLER
  KONUK DEFTERİ
  İLETİŞİM
  SİTE ZİYARET SAYACI


Daha Büyük Görüntüle
Online Sayaç
ilamakoyu@hotmail.com
İLAMACA LÜGAT

 

 

  İLAMACA LÜGAT

 
                       A
 
 Aba  :  Abla veya kalın kumaştan giysi
 Aboo: Hayret etmek
 Afat   : Afet
 Ağşam: Akşam
 Attırıve: Atıver
 Aşık: eskiden yaygın bir oyunda kullanılan keçi veya koyun ayak eklemi kemikçiği
Aşık oyunu : aşıklarla oynanan oyun
Abbak : ak,beyaz
Apabbak : bembeyaz
Arpa gogganı : kepekli arpa unundan yapılmış sert ama çok lezzetli ekmek
Avkulamak : büyük köpeğin gücüyle küçük köpeği altedip ezmesi
 
An : tarlaları ayıran sınır yükseltisi
 
Aleymizahman : gökkuşağı
 
Ayvadana : güzel kokulu bir yabani ot
 
Akbubecci : beyaz papatya
 
Andat : harman aleti
 
Aleddirik : pille çalışan el feneri
 
Ağmak : yüksekçe bir yere tırmanmak
 
Akşam gavil,sabah savul : akşam söz verip sabahcayma halinde söylenir
 
Alız : zayıf,güçsüz
 
Ardılmak : birinin veya birşeyin üstüne çıkmak,asılmak
 
Ayıgabak : umacı,korkunç yaratık (çocukları korkutmada kullanılır)
 
                               B
Biniyet : hamur veya ekmeğin fırına götürülüp getirildiği  özel  yapılmış oluklu tahta
 
Büylek : büyükbaş hayvanları sokarak adeta çıldırmalarına sebep olan bir sinek
 
Biyoo : bir kere,bir defa
 
Bicik : meme,göğüs
 
Büzütmek : soğuktan titreyerek küçülüp kalmak
 
Babıccı : uğur böceği
 
Burma : hayvanların kışın yediği,burkularak sıkıştırılmış ot yumağı
 
Bahna : hayvanların yem yediği tahta yemlik
 
Buçuklaa : şinik'in dörtte biri
 
Buba : Baba
Biceez :Bir kere
Bılamak : Karıştırmak
Balık elemek : balığın pullarını ve karnını temizlemek
 
Boyunduruk : çalışırken öküz veya katırın boynuna geçirilen ağaç çember
 
Badalbayrak : karmakarışık,birbirine girmiş
 
Böğü: Örümcek
                                   C-Ç
 
Canevi : göğüs kafesinin iç kısmı
Cibindirik : sivrisinekten koruyan küçük çadır
 
Ciş : yeni,gıcır gıcır
 
Cibi: Tavuk ya da kuş yavrusu
Cırla: Koş
Ciyindirik : pekmez,un ve haşhaştan yapılan tatlı
 
Çapak : sazan balığı
Çel : yaramaz,afacan çocuk
Çiçek : Karnıbahar
 
Çiyil : kumdan biraz büyükçe taş parçası
 
Cıngıldık : gerekli gereksiz konuşan,ciddiyetsiz
 
Cımcık : sırılsıklam ıslanmış olan
 
Corleşmek : bir yerde buluşup toplanmak
 
Çakıldak : ishal koyunun bacakları arasındaki gübre yapışıkları
 
Çavgun vurmak : yağmurun eğimli ve şiddetli olarak camlara vurması
 
Cimidin : küçük yayvan tabak
 
Çelme : yakmak için kesilen odunun boyutunu tarif eder
 
Çepirlik : taşlık,topraksız yer
 
Çelermek : taşı yiyen yılan veya kelerin ölmek üzere kıvrılıp kalması
 
Çördük : turşuya koku vermek için kullanılan güzel kokulu ot
 
Çebiç : oğlağın büyümüş olanı
 
Çirk : balıktan ayıklanan barsak,solungaç gibi yenmeyip atılan organların tümü
 
                                       D
daş aşığı : taşlarla oynanan aşık oyunu
 
dalaz : gölde ani rüzgarla çıkan ve kıyıya inmeyi zorlaştıran tehlikeli dalga
Datlı : Tatlı
Dengilmek :Otururken hafif yan yatmak
dömbelti : ortalıkta göze gönüle hoş görünmeyen çıkıntı,eşya
Deşdivan : tarla ve bahçeleri koruyan bekçi
 
Dığamak : rakip oyuncunun elindeki (herşeyi) kazanıp almak
 
düyen : altındaki keskin taşlar vasıtasıyla ekini buğday-saman yapma aleti
 
donuzun körü : elinin körü anlamında tersleme sözü
 
doğucu olmak : eşeklerde görülen bir hastalık hali
 
diline virdetmek : devamlı aynı sözü söyleyip durmak
 
dolama : parmakta çıkan ağrılı ve iltihaplı hastalık
 
dürütmek : uydurmak,yoktan ortaya çıkarmak
 
donuz doğrusu gitmek : söylenenleri kulak ardı edip
 
kendi bildiği şekilde gitmek
 
dayak yasırı : dayağa alışık,dayağa düşkün olan
 
dergi : harman aleti
 
Dınnaçık: Olabildiğince az
dirgen : Çatala benzer harman aleti
 
düydü : keser,çekiç gibi aletlerin çivi çakan tarafı
 
düyülmek-1 : sert darbe yüzünden deri altında oluşan
 
 şişme ve sertleşme olayı, yutarken boğazına durmak
 
daban halısı : odaya döşenen 6 metrekare
 
veya daha büyük halı
 
dalya : kiremit ve taşlarla oynanan eski bir oyun
 
davşan göceği : tavşan yavrusu
 
                                           E
Erez : Eğirdir gölünde nesli tükenmekte olan (salamurası meşhur)arasıra ağdan
 
çıkıyor. lezzetli bir balık cinsi
 
elee! : amanıın!,vah vah!
 
eleh! : kendi veya başkasının canı yandığında söylenen bir nida
 
ellalem : galiba,herhalde
 
ebişmek : birinin sırtına binmek
 
enginaşşaa : aşağıya doğru
 
Eğnel : ekin biçerken her işçiye biçmesi için verilen kısım
 
eksi : yarı yanmış yarı yanmamış odun
 
emadene : birdenbire,ansızın
 
erdak : herhangi bir oyuna ikinci başlayacak olan oyuncu
 
érmek : meyvenin olgunlaşması
 
esirikli : başına estiği gibi kontrolsüz hareket eden
 
essah : sahi,gerçek
 
evelde : tevekkeli
Emme: Ama
Emme: Kadın memesi,Göğüs
 
evinneşmek : ekinlerin başak yapmaya başlaması
 
eyatlı : eğreti,kırılıverecek gibi duran
 
Eyene : sahiden,gerçekten
 
(yalanım yok anlamında yemin gibi kullanılır)
 
eksıranı : demirden yapılmış hamur sıyırma aleti
 
eli böğründe : yapılarda yük taşıyıcı ağaca destek
 
 veren yan dikme,payanda
 
Eygi : Kemik
                                             F
fıldırdak : pervane gibi hızla dönen yuvarlak tahta
 
veya teneke parçası
 
fışgı : yumuşak ve pis kokulu gübre
 
fingilifistan : yaren arkadaşları arasında oynanan zevkli bir oyun
 
fol : tavuğun daha çok yumurtlaması için yapılmış
 
yumurta benzeri taş veya toprak
                                              G
gakmış : kalkmış
Garpız :Karpuz
Gari   : Artık
Gede :Kurnaz
 
gındallı : üzerinde kırmızı renkli birşey bulunan
 
gırık : evli kadının dostu,sevgilisi
 
gırpık : halı işlerken kırpılmış yün iplik yumakçıkları
 
ganırmak : ağacı zorlayarak eğmeye veya kırmaya çalışmak
 
gurk olmak : tavuğun civciv çıkarma sürecine girmesi
 
goyak : koyun veya keçilerin sığındığı yer
 
goklangozak : salyangoz
 
gurma balık : tuzlanmış,salamura balık(her evde bulunurdu)
 
günaşık : ay çekirdeği
 
goruk : üzümün tadlanmamış ham hali
 
gün vurmak : çok sıcak havada güneşin meyveleri yakması
 
gavinne : Eğirdir gölünde nesli tükenmiş lezzetli bir balık cinsi
 
göde : iri,şişman
 
göz : gölde yüzenler için tehlikeli delik
 
gılik : ardıç gibi ağaçların leblebi büyüklüğündeki meyvesi
 
gen : sürülmemiş tarla
 
ganare : ağzı yüzü yemek bulaşıklı
 
galgımak : olduğu yerde zıplamak
 
garıngolanı : at veya eşeğin semerini tutan ve
 
 hayvanın karnını saran kuşak
 
garnevit : istakoz
 
geşdengeyin : geç vakitte(geceleyin)
 
gıncırık : binenlerin döndürüldüğü tahterevalli çeşidi
 
gındır : sazan balığının en ufağı
 
gıyneştırmak : kapı veya pencereyi hafif aralamak
 
gicimik olmak : allerji yapan birşeyden dolayı kaşınmak
 
gidişmek : vücutta bir yerin kaşınması
 
gök : olgunlaşmamış,ham meyve
 
göynümüş : çok fazla olgunlaşmış,çürümek üzere olan meyve
 
gumnamak : büyükbaş hayvanların doğurması
 
güdük gütmek : oyunda ebe olmak
 
gebelekli : küçük küçük sürekli öksürüp duran
 
göbelek : badem ağaçlarında asalak bitki olarak çıkan ökseotu
 
geven : hayvanların sevdiği dikenli bir ot
 
gevgen : büyükbaş hayvanları sokan arıya benzer haşere
 
gümnü : içine turşu,yağ gibi yiyecekler konan ufak kiremit küp
 
güğüm : ağzı daraltılmış saplı bakır su kabı
 
gırkım : koyun-keçi gibi hayvanların tüylerinin topluca
 
kesildiği törensi toplanma
 
gısgeç : birşeyi kıstırmaya yarayan şey
 
gıseç : kıskaçlı bir böcek
 
gilivat : gölgeliğinde oturulan üzüm asması
 
gölle : haşlanmış buğdaydan yapılan yiyecek
 
                                    H
hardal : sarı çiçek açan bir yabani ot
 
horsunmak : çekinmek
 
hayat : evin ön kısmındaki toprak balkon altı
 
heyallamak : şüphelenmek,birşeyler sezinlemek
 
hom : rüzgar olmaksızın gölde oluşan salınım dalgası
 
Hepiciğinden :Hepsinden
hers : hırs,tamah
 
horta etmek : şaka yapmak
 
hüdüde : hayvan yüreği
 
                                     I-İ
ığalını almak : toprağın bellenecek hale gelmesi,kabarması
İlimon  : Limon
 
ımık : gölün rüzgarsız ve dalgasız hali
 
ildal : gözle görülür-görülmez arası,güçlükle görülebilen
 
irizlemek : kapı veya pencerenin mandalını sürerek kitlemek
 
itlak : herhangi bir oyuna ilk başlayacak olan oyuncu
 
imankeşman : adamakıllı,iyiden iyiye,çok tasasız ve rahat,acelesiz
 
ince hastalık : verem hastalığı
 
inme inmek : bir tarafına felç gelmek
 
idare : fitilinde gazyağı yakılan ev içi lambası
 
ilan : yılan
 
ilan bıçağı : dere kenarlarında yetişen yabani bir ot
 
ilkilmek : toprağın emmemesi halinde suyun birikip kalması
 
İlkin :Az önce
                                           K
Kallavi  :  Bol köpüklü
Kasnaklı : Uçurtma
köpek ilmesi : çok sivri dikenleri olan maki cinsi ağaççık
 
kelle : 6 metrekareden daha küçük halı
 
kekri çeşme : suyu yavan olan çeşme
 
kelik : ayakkabı veya terlik eskisi
 
kelten : sazan balığının az ufağı
 
Kenef : Tuvalet
Kopil : Erkek çocuğu
Kıstırgeç : Yengeç
Kırkmak : Makasla kesmek
kizir : sert olmayan bir kaya cinsi
 
kizirmeye aldırmak : bahçenin taştan temizlenmesi amacıyla
 
 derince bellenmesi,kazılması
 
kücü : halı işleme tezgahındaki ince ağaç
 
kile : dört şinik miktarı
 
köme : çok sayıda aynı cins maddenin bulunduğu grup
 
(meyve,taş vb.şeyler için)
 
küsdüre : tahtayı düzgünleştirme aleti
 
kürnemek : hayvanların ağaç altı gibi bir yere toplanması
 
                                              L
loda : dalından toplanmış meyvelerin tarlada biriktirildiği küme
 
löküs : gazyağıyla çalışan pompalı güçlü aydınlatma lambası
 
lillime : taş ile oynanan oyunlarda kullanılan yassı taş
 
lemberlep : ağzına kadar dolu olma hali
 
                                               M
Makine : Araba, araç
meccanen : ücretsiz,karşılıksız
Merav: Bahçelerin sulama suyu sırasını düzenleyen bekçi
 
Mıh : Çivi
Mıar :Çeşme
mısmıtıl : tastamam,mükemmel,oldukça iyi
 
mobalını çeken : vebalini üzerime alayım!
 
müsandere : oda içinde bulunan yüksekçe raf,eşyalık
 
mam : taşlarla oynanan eski bir oyun
 
mısmıs : sessiz sessiz kendi halinde duran,kimseye
 
faydası olmayan kişi
 
mudul : öküzleri hızlandırmak için yapılmış ucu çivili uzun değnek
 
mıncımıncı sallamak : eski dam evlerin bacasından
 
iple sepet sarkıtarak yiyecek istemek
 
                                            N
Naal : Nasıl
Naber : Ne haber
namazlaa : seccade,namazlık
 
nüzül : felç
 
                                      O-Ö
ofurtmak : sahibinin canını yakmasından dolayı
 
hayvanlarda oluşan korku
 
ok : yapılarda yük taşıyan kalın ve uzun ağaç
 
Oku : Düğün davetiyesi
Ondan kelli : Ondan sonra
Ödüm sıttı    : Korktum
önzeye yatmak : gelen birine karşı pusuya yatmak
 
öğendire : uzun değnek
 
ötürekli : ishal olan(daha çok karşısındakini kızdırmak için söylenir.
 
öğürleşmek : Öğür olmak, birbirine alışmak, istinas etmek.
 
Özger:Rüzgar
                                           P
per almak : halı tezgahının arada bir yüksekliğinin ayarlanması
 
püse : ağaçların yapışkan salgılarından yapılan yapıştırma maddesi
 
parpa yemek : birinden azar işitmek
Pırla     : Topaç
 
Pıtırak :Bitkinin dikenli parçası
punta : zatürre hastatalığı
                                          S-Ş
saymeyoz : kabul etmiyoruz,saymıyoruz
 
seyitmek : koşmak
 
sinlenmek : saklanmak
 
soğgak : herhangi bir oyuna son başlayacak olan oyuncu
 
söyen : ağaç sırıklardan veya tahtalardan yapılmış çit
 
sücüllü : kılık kıyafeti dökük,pejmürde
 
sümeşik : aptal gibi duran
 
sünüpeli : aptal gibi davranana sitem ederek söylenir
 
sümaneke oynamak : geceleyin uzaklarda şimşek çakması
 
sırtarmak : köpeğin dişlerini göstererek saldırması
 
süsmek : boynuzlu hayvanların tos vurması
 
süsgen : çok tos vuran hayvan
 
sirke : bit yavrusu (bildiğimiz sirke anlamında da kullanılır)
 
sirken : bir yabani ot cinsi
 
sayvant : gölgeliğinde oturulan üzüm asması
 
(daha özenerek yapılmış olanı)
 
sağsı kokmak : bir yiyeceğin eskilemiş gibi kötü kokması
 
sağaz : işlerinde sağ elini kullanan
 
sahın : yayvan tabak
 
sinirsi : zor kesilen,zor ısırılan,süngersi
 
sundurma : toprak damdan uzanan,tahtalardan oluşan
 
 yağmurluk,gölgelik
 
su yutgunu : su emmiş,yaş(suçundan dolayı hiç konuşmayan kişi için de kullanılır)
 
sıraz : Eğirdir gölünde nesli tükenmiş yağlı bir balık cinsi
 
sırnaşmak : sevimsiz bir şekilde birine musallat olmak
 
sırneşık : sevimsiz bir şekilde birine musallat olan,adeta yapışan
 
siyder : balık avlamak için yapılmış suya basma ağ
 
Şart (şert olsun) olsun : Yemin, kesin yapacağım anlamında. 
 
şepit : köpeğin yemesi için özel yapılmış ekmek parçası
 
şemeddirik : balık avlarken kullanılan küçük şamandra
 
şinik : buğday,ceviz,nohut gibi kuru gıdaların miktarını
 
ölçmeye yarayan ölçü birimi ve alet
 
şaldır şuldur : çok bol olan giysinin durumu,üzerinden dökülme hali
 
                                                              T
tabaka : içine tütün konan yassı metal kutu
 
terlentelef olmak : tamamen telef olmak,hiç kimsenin
 
faydalanamaması
 
tınaz : biçilmiş ekinlerin toplanmasıyla oluşmuş ekin tepeciği
 
tırsımak : çok korkmak
 
Tırışcı :Yalacı
tille : ata veya eşeğe eşya yüklemeye yarayan semerdeki urganın uzantısı
 
tengirek : yün eğirmeye yarayan alet
 
turunç : baharda çıkan güzel kokulu bir yabani ot
 
tengerlek : çember gibi yuvarlak
 
toparlak : top gibi yuvarlak
 
tavsumak : bir işin vaktinin geçmesi
 
(çiçeklerin solması anlamında da kullanılır)
 
tonç : iki tarla arasındaki yükselti
 
tosbaa : kaplumbağa
 
tehene : zahar,bu sebeple
 
tersem tebbek : tam ters yönde olma hali
 
tüngümek : duvar gibi hafifçe yüksek bir yerden atlamak
 
                                                     U
uğrulanmak : toprağın bellenecek hale gelmesi,yumuşaması
 
                                                     Ü
ürgün : karnı çok şişkin,gazlı olma hali
 
ünnemek : birini bağırarak çağırmak
 
ümmen derya : bitmez tükenmez su,deniz derya
 
üyünmek : suyun sessizce bir delikten girdap yaparak akıp gitmesi
 
üyünüp gitmek : bir yerine taş değen birinin acıyla kıvranıp durması
 
ütmek : rakip oyuncunun elindekileri kazanmak
 
                                                           V
vıddırıvızık : eften püften,işe yaramaz
Vıdı vıdı : Gereksiz,yersiz konusmak
Vay nisli vay! : bilinmesi gereken çok basit şeyleri bile bilmeyenlere denir
Vay gahbecik vay! : hayretsin yani! demek için kullanılır
Velesbit : bisiklet
Viri-viri-viri! : hayret ve şaşkınlık nidası (çokluk hissi verir)
Vöö..! : hayret ve şaşkınlık nidası
 
                                                             Y
yağanmak : bir nesneyle vuracak gibi yapmak
 
yağuncumak : açlıktan midenin kazınması
 
yalabık : kaygan,parlak yüzeyli
 
yennicek : hafif meşrepli,ciddiyetsiz
 
ya gahbenalı ya! : hayret,bunu da mı yapabildin! der gibi birşey
 
yaba : harman aleti
 
yağrı ağrımak : kürek kemikleri arası ağrımak
 
yağır : semerin hayvanın sırtında açtığı yara
 
yenişmek : güreşmek
 
yuğgu daşı : yağmurdan akmaması için toprak damda gezdirilen silindirik ağır taş
 
yüklük : yatak ve yorganların kaldırıldığı dolap
 
yüklü : hamile
 
yületmek : saçı veya sakalı kestirmek,traş olmak
 
yoşumak : eskimek(kumaş için kullanılır)
 
yoşuk : eskimiş kumaş,elbise
 
yunak : suyun kayalarda oymuş olduğu,çobanın koyunlarını yıkadığı doğal havuz
 
yığın : biçilmiş ekinlerin toplandığı ilk ekin yumağı
 
                                                                         Z
Zabbak : aptal,bir işi beceremeyen,bilemeyen
Zaar : Herhalde
Zaamat: Zahmet
zıllı : ebediyyen
Zılgıt: Azarlama
Zırnık: Az,küçük 
Zeykir : atın veya eşeğin ayağında bulunan ala renkli çizgi
Zeccade : namazlık için dokunmuş ufak halı


 


 

 

  

 

 

KÖY ŞİVESİ



Köyümüz Şivesinde Akdeniz ve Orta Anadolu ağızlarının etkisi görülür.
Mahalli dil, günümüzde de özelliklerini korumaktadır.En belirgin özellikleri şöyledir:
Şivede uzun ünlülerin tamamı, iki ünlü arasındaki ünsüzün düşmesi ile oluşur. Ârı (Ağrı), aşam (akşam), gâsın (kalsın), peenir (peynir), veese (verse), yapdıı (yaptığı), sandıı (sandığı), geydii (giydiği), iilik (iyilik), oomasın (olmasın), oolan (oğlan), öölen (öğlen), sööle (söyle), uura (uğra), bulduumu (bulduğumu), düme (düğme), yüzüünü (yüzüğünü).
Ünlü değişmeler çokçadır:
a-e: Bozcen (bozacaksın), goş-cen (koşacaksın), yapcen (yapacaksın), kesdene (kestane), teze (taze), zerdeli (zerdali).
an: Çığır (çağır), bascem (basacağım), kalkcem (kalkacağım).
a-u: Buba(baba),portukal (portakal), ortuda (ortada).
Orta hecedeki a sesinin vurgusuz olduğu zaman, çoğunlukla düştüğü görülür. Burda (burada), olcam (olacağım), vacem (varacağım), orda (orada) gibi.
e-a: Ataş (ateş, barâba (beraber), hökümat (hükümet), gıymatlı (kıymetli).
e-i: Yir (yer), dide (dede), ni-den (neden), gice (gece, pencire (pencere).
i-e: Eyi (iyi), ekiz (ikiz), heş (hiç), tencire (tencere), zencir (zin-cir).
i-ı: Çırpı (kirpi), hangi (hangi), hızmat (hizmet), sabi (sahibi).
i-ü: Buluş (piliç), büber(biber), müsafür (misafir).
Orta hecedeki i sesi vurgusuz olduğunda düşer. Eyce (iyice), zere (zahire), Hatçe (Hatice) gibi...
o-a: Guy (koy), horaz (horoz), popaz (papaz).
o-u:Buynuz (boynuz), doktur (doktor), garyula (karyola).
u-ı: Çabık (çabuk), çıbık (çubuk), babış (papuç), garpız (karpuz), gavın (kavun).
u-o:Yokarı (yukarı), osanmak (usanmak).
ü-ö: Böyük (büyük), yörü (yürü), gözel (güzel), boyut (büyüt).
Bazı sözcüklerde "b, m, p" dudak ve dudak-diş sesleri "v" ve "f" seslerinin etkisiyle sözcüğün gövde, kök ya da eklerinde yuvarlaklaşmaya neden olur. Avcu (avcı), b.jba (baba), böbek (bebek), fursat (fırsat) gibi...
Bazı sözcüklerde ve yuvarlaklaşmanın aksine, benzeşme yoluyla düzleşme görülür. Gabık (kabuk), gambır (kambur), galbır (kalbur), ucit (vücut) gibi...
Sözcük başına fazladan bir ünlü ekleme, Isparta ağzının en belirgin özelliklerindendir. "ı, r, k, m, n, s, ş, c" ünsüzleri ile başlayan sözcüklerde sözcük içindeki ünlülere uygun olarak ı, i, u, ü, ö, o ünlüleri, sözcük başına eklenebilir. Iraf (raf), ıscak (sıcak), ilazım (lâzım), ileş (leş), iliyen (leğen), örüzgar (rüzgâr) gibi...
Çoğunlukla iki heceli sözcüklerde, ilk hece ünsüzle biter, ikinci hece de bir ünsüzle başlarsa; araya öbür ünlülere uygun bir ses eklendiği görülür. Abıla (abla), gatıran (katran), masıraf (masraf), inile (inle), mücüde (müjde) gibi...
Ünlü ile biten bir sözcüğü ünlü ile başlayan bir sözcük illerse, ünlülerden biri düşer. Buna Isparta ağzında sıkça rastlanır. Hatcaba (Hatice abla), hocefendi (hoca efendi), goccadam (koca adam) gibi...
Ünlü uyumuna aykırı bazı yabancı kökenli sözcüklerde ünlü benzeşmeleri görülür. Baca (bahçe), hâ-bar (haber), sabi (sahibi), galbır (kalbur), mezer (mezar), baraba (beraber), vallaha (vallahi), gıyamet (kıyamet) gibi...
Isparta ağzındaki ünsüz değişimleri şöyledir:
h-p:Palta (balta), paston (baston), pıçak (bıçak), apla (abla).
b-m: Mahana (bahane), muşam-ma (muşamba), mismillah (bismillah).
ç-c:cızgı (çizgi), çocuk (çocuk), cingen (çingene), güççük (kü-Çük).
ç-s: Babış (pabuç), genşlik (gençlik), gaş (kaç), öş (ölç), gılış (kılıç), biş (piç).
ı-d: Darak (tarak), davşan (tavşan), duzak (tuzak), dırnak (tırnak), dellal (tellal).
k-g: Gaba (kaba), giz (kız), gonşu (komşu), gazan (kazan), gu-rut (kurut), gön (kon).
s-z: Merkez (herkes), zoba (soba), nergiz (nergis), zümbül (sum bil).
r-ı: Güleş (güreş), bilader (birader), duyalak (duyarak), leşber (rençber).
"l" sesi kimi hallerde düşer, kendinden önceki ünlünün uzun söylenmesine neden ölür. Sancak (salıncak), gönek (gömlek), ge (gel), gesin (gelsin), osun (olsun), "r" sesinde de kimi hallerde aynı özellik görülür. Gadar (kadar), sona (sonra), va (var), geti (getir), otu (otur) gibi.
"h" sesinde de aynı durum oluşmaktadır. Apap (ahbap), gabat (kabahat), ramet (rahmet), gave (kahve) gibi.
m-n: Donuz (domuz), sindi (şimdi), geliyon (geliyorum), ölçen (öleceğim), penbe (pembe).
n-i: Dölüm (dönüm), tutarı (fincan), löbet (nöbet).
Ünsüzlerin yer değiştirmeleri çokça rastlanır. Tehna (tenha), çılbak (çıplak), kirpit (kibrit), devriş (derviş), gay-rola (karyola) gibi.
Ünsüz düşmesi de sıkçadır. "f, h, ı, r, n, y" seslerinin sözcük içinde düşmesi çokça görülür. Çit (çift), sabalen (sabahleyin), asam (alsam), dutasa (tutarsa), piriş (pirinç), gömüş (koymuş) gibi.
Sözcük sonundaki düşmelere birkaç örnek: Göze (güzel), yata (yatar), aşsa (aşağı), goşşa goşşa (koşa koşa), ıssı (ısır), isdeyyor (istiyor). Çokluk eklerinin sonundaki "r" genellikle düşer.Gapıla (kapılar), kitapla (kitaplar).gölle (göller) gibi. Çokluk ekleri kimi hallerde nar-ner şekline dönüşür. Ve sonraki "r" ekleri de düşer. Onna (onlar), bunna (bunlar), gadınna (kadınlar), goyanna (koyanlar).

Köy delikanlısının aşık olup mektuplaştığı ve yabancı bir ihtiyar zengine verilmek üzere olduğunu duyduğu sevgilisi komşu kızına yazdığı mektup, güzel örneklerinden biridir:
"Gızım ZIDDIK,
öte gün abamın çelibası ile biçit bostan yellevedidim. Eletivedi mi? Tobosun cenevim ambaklanmış ceviz gibi şakka şakka oldu. Erip yetti gari. Yağınırımdan ağrı biyel dikiliye. Üskesiallah çıkmıye tobosun. Bu dertleri hep senin yüzünden edindim. Eğer bi de o aydaş bacaklı angut herife domedis suratlı evinsüse seni vesinler, töbosun yeri göğü yıkarım. İyilik vemem. Rahat dirli vemem. Hem sen gızım o hırsız kedi boyunlı cılgısızla onmazsın. Variyetliymiş, bangonoyu tomarıyla harcarmış yövmiye nevaleyi düzdü müydü iki hammal ense kökünden ter akaraktan bihalle daşırmış göya. Gı sen kocayamı vacen bubayamı?
Variyet olupta nolcek, sen odi dek gibi herifinen geçincemeyi bulamazsın ben o aydeş bacaklı angut herife vamam de. Üskesi Allah va-micen de boynuga çilbir dakıp sürü-cek değille ya elin ütülenmiş kelle kafalı herifi istedirse istetsin hem bana vediğin söz noluyo.
Hani gönül diye bir billur olmaza bi naşırfa suya bir tutam gırcı şeker at kurtul bu dertten. Töbosun doydum usandım gari. Amma dimağa yaz niceoolsa yarın ahirette ırahat bırakıvemem yine debelleş olurum. Şişrim irehmette yalı yapıldak gööneksiz tiyildettiririm. Töbosun cenevimin alavı üskes Allah sönmeyecek. Gireği gün evinizin önünde grevetli yeni gondralı mücedded urbaları ile ben geçerken sen aptaslık-tan dikizleyodun. Benyeni sakoma bakıyo diye hiyelladım. Helbuku ise
yanına ittönbüşle amadeniye rasgele bengildemiş gibi fırlayıvedin. Yarıgı yemezdimya engüdeni saklanmaşmı oyneyoz ninnenbeşmi sinnenipte sanki ne oldu. Müsenderede kavun saklanır gibi durcek değilsin ya bi galgı, iki galgı engüdeni bir kısmetin çıkacak
Amma bilip amma yat bi bana bak bi o ihtiyar herife bin yattan bi biliş daha eyidir. Hele amma yine paşa gönlün bilir. İki satır cizmeye-deki elin ermedi bi pusla yazasın bizim öte ganbur kapısına mıhına eyatlım daklaştırıverirsin ulur gider. Kapıya şavk vurmadan herkes seni heyallamaz hem herkez seni gözet-leyo değil ya. Araş günü eniverip bille göz gararınca el yordamı ile kağıdı usullam guca mıha daklaş-tırıverip fıya gidesin. Tez arakana seyirdirsin. Bunca hec meraklanma dediklerini iyi düşün gafana gat amma yine dediklerimi duymamış-lıktan ge. Çokla binle yaşa Allah böyük mesnet siner versin yedi me-hel ol. Cevap yazmayı gattiyen unutma gerisini annasın gari bi çok selâm.
Yavuklun
Mustanların
Gadir"

 

 

 

 

 


 
SİTEMİZE HOŞGELDİNİZ  
 

KÖYÜMÜZÜN İSMİ SİZCE NE OLSUN
ESKİ İSMİ İLAMA KÖYÜ OLSUN 69,23%
BAĞÖREN OLARAK KALSIN 9,55%
ÜLEMA KÖYÜ OLSUN 21,22%
377 toplam oy:


 
İLAMA KÖYÜ -EĞİRDİR/ISPARTA  
 
 
NAMAZ VAKTİ  
   
DUYURU & MESAJLAR  
  BAĞÖREN KÖYÜ DERNEĞİMİZ KURULMUŞTUR.
Sayın Hemşehrilerimiz. Köylülerimizi bir çatı altında toplamak, vefat eden köylülerimizi anmak için faaliyetler düzenlemek, Köy tüzel kişiliği bünyesindeki her türlü yapının bakım, onarım ve güzelleştirme faaliyetlerini gerçekleştirmek, fakir ve muhtaç insanların her türlü ihtiyaçlarını gidermek, ihtiyaç sahibi öğrencilere burs vermek, üyeler arasında yardımlaşma ve dayanışma bilincini geliştirmek amacıyla “Bağören Köyü Sosyal Yardımlaşma, Dayanışma ve Kalkındırma Derneği” kurulmuştur. Kurucular Kurulu; Menderes Metin TOKAT, Abdurrahman SİNAP, Yasin ERDENK, Hayri ÖZGÜVENÇ, Servet ÖZTÜRK, Yalçın DEMİRAĞ, İsmail AKÇİÇEK
Köyümüz için hayırlı olmasını diliyoruz.
 
HAVA DURUMU  
  ISPARTA 
ISPARTA
 
İLDEN HABERLER  
   
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol