İLAMA KÖYÜ - EĞİRDİR ISPARTA
KÖYDEN BİLGİLER
 
  KÖY TARİHİ
  BAĞÖREN( İLAMA) KÖYÜ DERNEĞİ
  ÜNLÜ KİŞİLERİ
  İLAMALI SABRİ
  EKONOMİ
  TARIM FAALİYETLERİ
  => KİVİ
  => ÇİLEK
  => DOMATES
  => GÜL ve GÜLCÜLÜK
  RESİM GALERİ
  ANONİM
  Köy yer adları
  SÜLALELER VE SOYADLARI
  İLAMACA LÜGAT
  Gelenek ve Görenekler
  DESTAN VE MENKIBELER
  İLAMA YEMEKLERİ
  KIŞLIK HELVALAR
  ŞİİRLER
  FIKRALAR
  Köy Tiyatro Oyunları
  İLENÇLER
  DUALAR
  MANİLER
  DEĞİŞLER
  ATASÖZLERİ
  Batıl İnançlar
  HASTAHANELER
  RESMİ LİNKLER
  LİNK EKLE
  MEDYA(GAZETE,TV &DERGİ)
  OYUNLAR
  DÖVİZ & ALTIN KURLARI
  FORUM
  ANKETLER
  KONUK DEFTERİ
  İLETİŞİM
  SİTE ZİYARET SAYACI


Daha Büyük Görüntüle
Online Sayaç
ilamakoyu@hotmail.com
GÜL ve GÜLCÜLÜK

                                        
                                                                    


ISPARTA GÜLÜNÜN TARİHİ VE GÜLCÜ İSMAİL EFENDİ

 GÜLCÜ İSMAİL EFENDİ'NİN HAYATI:
 Yağ gülü (rose damascena) Anadolu’ya 1870’li yılların başında Bulgaristan’dan gelen göçmenler tarafından getirilmiştir. Isparta’da ise yağ gülü üretimi 1888 yılında, gülyağı üretimi de 1892 yılında “Müftüzade İsmail Efendi” isimli şahıs tarafından gerçekleştirilmiştir. Müftüzade İsmail Efendi tarafından imbik adı verilen basit ve ilkel kazanlarda üretilmeye başlanan gülyağı uzun yıllar yaygınlaşarak, bu metotla üretilmeye devam edilmiştir.  Köy tipi gülyağı üretimi; Atatürk’ün Isparta’ya gelişinde verdiği talimat uyarınca, “İktisat Vekaleti” tarafından modern gülyağı fabrikasının 1935 yılında kurulması sonucu yerini büyük ölçüde sanayi tipi gülyağı üretimine bırakmaya başlamıştır.
Gülbirlik’in 1958 yılında kurduğu İslamköy Gülyağı Fabrikası, 1976 yılında kurduğu diğer gülyağı tesisleri ile Türk gülcülüğü ve gülyağı üretimi şekil değiştirmiştir. Günümüzde köy tipi gülyağı üretimi, yerini tamamen sanayi tipi gülyağı üretimine bırakmıştır. Isparta ili, Türkiye’de özellikle gül yağı ve gül ürünleri üzerine önemli bir merkez haline gelmiştir. Yörede bir çok yerli ve yabancı gül işleme fabrikaları bulunmaktadır. İlde Gülbirlik’e ve özel kuruluşlara ait, 5 adedi büyük olmak üzere toplam 15 adet gül yağı fabrikası bulunmaktadır.     
Türkiye’nin gülyağı için yetiştirilen gül bahçelerinin % 80’i Isparta'dadır. Hâlen senede üretilen iki milyon kilo gül çiçeğinden binde 30 nisbetinde gülyağı elde edilir ve çoğu dışarıya ihraç edilir.
  GÜL ÜRETİMİ  ISPARTA'YA NASIL GELMİŞTİR?
"Delirdi, keçileri kaçırdı bu adam, Allah akıl, fikir versin!" dediler ama...
  
   Isparta da gülcülüğün binlerce yıl gerilere giden, eski, köklü bir tarihi yoktur. Isparta gülcülüğü, en çok 150 yılı bile geçmeyen bir tarihe sahiptir. Daha gülcülük Isparta'da bilinmez iken Burdur, Denizli, Çal yörelerinde Gül tarımının yapılmakta olduğu bilinmektedir.

Gülcülüğü Isparta'ya, Yalvaç ilçesinden gelip Isparta'ya yerleşen Meydanbeyoğlu, Mehmet İzzet'in oğlu İsmail Efendi getirmiştir. Bu getirişin de çileli, çok ilginç bir öyküsü vardır.

İsmail Efendi her Isparta'lı gibi bilinçli, uyanık, yeni bir şeyler öğrenmeye, yapmaya susamış, kendine güvenli, çalışkan, sabırlı, hırslı, direnme gücü olan, inatçı kişiliğe sahip bir kişi idi. O vakte dek, Isparta ovasına ne ekilip dikilir ise pek gelir getirmiyor, çalışıp çabalamalar boşa gidiyordu.

İsmail Efendi şöyle komşu illere Burdur, Denizli, Çal yörelerine doğru bir geziye çıktı. Oralarda ne ekip dikiyorlar, topraktan nasıl daha çok gelir sağlıyorlar baktı, çekti. Gülcülük büyük oranda yapılır ise iyi para getirir, Isparta topraklarında da gül yetişir, kanısına vardı. Hiç vakit geçirmeden otuz dekar toprak sağladı. Çukurları açtırdı. Çevrede bulunan süs güllerinin içinden yağ gülü olabileceklerden, fidanlar aldı. Otuz dönüm yerin otuz dönümüne de gül dikti.

Yeni dikilen gülün üç ile beş yıl sonra en iyi ürün vereceğini biliyordu. sabırla gül bahçesini aksatmadan suladı, yabani otları yoldu, çapaladı, o günlerin koşullarına göre zararlı böcekleri öldürücü ilaçlar attı.

Daha üçüncü verim yılı gelmeden gülyağı çıkarma işinde kendine gerekli olacak araçların bazılarını yerli ustalara Isparta'da yaptırdı. Ustaların yapma güçlerinin dışında kalanları da Bulgaristan'a dek gitti; oradan aldı, geldi.
Güzelce, noksansız bahçesine kurdu. Gülyağı çıkarırken gerekecek suyu da "Bambullu Ceviz" denen yerden getirdi, bahçesine akıttıktan sonra, sabırla üçüncü ürün yılını beklemeye başladı.

Parasal yönden de sıkıntı, bunaltı içindeydi. Müthiş paraya gereksinmesi vardı. Büyük bir girişimde bulunmuş, atılım yapmıştı. Otuz dönüm toprak sağlamış, çukur kazdırmış, gül fidanlarını diktirmiş, gülyağı çıkarılmasında gerekli olacak araçlara da pek çok para vermiş, yatırım yapmıştı. İyi ürün alır, gülyağı çıkarır, eline toptan para geçerse, harcını borcunu ödemeyi düşlüyordu.
Dört gözle beklemekte olduğu üçüncü ürün yılı geldi. Don, kar, kış, rüzgar, yağmur, dolu... anlayamadığı bir tabiat olayı nedeniyle gül fidanları hiç çiçek vermediler. Emekleri, harcadığı bunca para boşa gitti. Umudunu bir yıl sonrasına, dördüncü ürün yılına bağladı. O yıl da bahçesi iyi çiçek verdi;     bu kez gülyağı çıkarma yöntemini bilmeyişi yüzünden başarılı olamadı...

DELİRDİ KEÇİLERİ KAÇIRDI BU ADAM.
ALLAH AKIL FİKİR VERSİN!

Gözler İsmail Efendi'nin üstündeydi. Halk, ilgiyle onu izliyor; yolda, sokakta, kahvede, handa evde yerde... hep onun bu girişimi konuşuluyor, çektiği emeğin, harcadığı paranın hesabı, kitabı yapılıyor, alaya alınıyor, eğleniliyor; "Delirdi, keçileri kaçırdı bu adam, Allah akıl fikir versin" deniyordu..

Gülcü İsmail Efendi, direnme gücünü yitirmedi. Kulaklarını çevrede söylenenlere tıkadı. Başarısızlığının nedenleri üzerinde durdu. Sordu, soruşturdu, inceledi, araştırdı. Çalıştı, çabaladı gülyağı çıkarma yöntemini en küçük ayrıntısına varana dek öğrendi. Kendini, bir sonraki ürün yılına iyiden iyiye hazırladı. 


 ÇUVAL ÇUVAL GÜL ÇİÇEĞİ; DESTE DESTE PARA !

Kış mevsiminin soğuklu, karlı günleri geçip, gittiler. İlkbahar mevsimi gelir gelmez, Gülcü İsmail Efendi'nin bahçesinde bir diriliş, bir canlanma görüldü..
Bakımlı, tertemiz bahçedeki insan boyunu aşan gül ağaçları, önce yeşil yeşil yaprak, sonra da pembe gül tomurcukları vermeye başladılar. Mayıs ayının ilk haftasında havalar ısınınca bahçe, top top koca koca yapraklı, pembe renkli güllerle, doldu kaldı..
Öyle de bir güzelleşmiş, iç açıcı olmuştu ki.. Güllerin içinden yanık yanık bülbüllerin sesleri geliyor, çevreye insanın iliklerine işleyen hoş bir gül kokusu yayılıyordu...

Ne idi bu gül çiçeğinin bolluğu böyle? Görülmüş şey değil. Kadınlı erkekli yüzlerce kişi sabahın alaca karanlığında bahçeye geliyor, akşama dek çuval çuval toplanan gülleri taşıya taşıya bitiremiyorlardı.
Gül sezonu bir ay kadar sürdü. Gülcü İsmail Efendi de eline geçen bu fırsatı çok iyi değerlendirdi. Binbir güçlük, zorluk, çile ve çaba.. ile üretmeyi başardığı katkısız arı "Gülyağı" ve "Gül Suları" nı değerince sattı; eline parasını aldı. İlk iş olarak her doğru, dürüst, namuslu... insanın yaptığı gibi borçlarını ödedi.
Yeni bir ev yaptırdı. Evini de o günün gelenek, görenek, töresine göre dayadı, döşedi. Daha elinde pek çok parası kalmıştı. Bunu da çarçur etmedi; otuz dönüm gül bahçesini 50, 75, 100... dönüme çıkarmak, yaptığı gülcülüğü daha da büyütmek, genişletmek işinde kullandı.

TOPRAKLARIMIZA BİZDE GÜL DİKELİM. GÜLCÜLÜKTE İYİ PARA VAR!

Isparta halkı, İsmail Efendinin deneyinden, Isparta topraklarının gül yetiştirmeye çok elverişli olduğunu öğrenmiş oldu. Gülün iyi para getirdiğini de gözleri ile gördükten sonra "Tarlalarımıza bizde gül dikelim, gülcülükte iyi para var!" demeye başladı.

Gülcü İsmail Efendi, kıskançlık, çekememezlik etmedi. Gül dikecek olanlara yardımcı oldu. Karık nasıl açılır gösterdi. Fidan dikiminde başlarında bulundu... Bir kaç yıl içinde de her yere gül dikilmiş, Isparta Kenti de Gül Bahçelerinin içinde kalmış oldu. Isparta bundan sonra gül üretmesiyle tanındı, gülcü oluşuyla da anıldı.
 
 
 


 
 
 
 

Gül güzel: ama dikeni var.Ekmesi, toplaması, işlemesi,pazarlaması ayrı ayrı emek istiyor.Ispartalılar,dikenine katlanıyor ve gülden 40'a yakın ürün elde ediyorlar.Gülyağı, gülsuyu, gül konkreti, her saç tipine özel jole, krem, kolanya,lokum, losyon, bayan parfümü, reçel, vip sabun, sabun, oda spreyi, her saç tipine özel şampuanlar,vazelin, aseton, deodorant bu ürünlerden bazıları.Asıl şaşırtıcı olan dünya gül ihracatının yüzde 70'ini Isparta'nın karşılıyor olması.

DÜNYANIN GÜLÜNÜ ISPARTA ÜRETİYOR.
Her şehrin kendine has bir sembolü ve kokusu vardır.Isparta denilince akla ilk gelen elbette gül olacaktır.Eğer Süleyman Demirel'ide katacak olursanız "Gülü ve Sülü" diye özetleyebilirsiniz.Isparta'da yağ gülü üretimi 1888 yılında başlar.İlk gül yağı imalatıda 1892'senesinde Müftüzade İsmail Efendi tarafından yapılır.Gülün işletilmesinde geçip giden yıllar, teknolojik gelişmeleri de beraberinde getirir.Bundan 112 sene önce gülyağı ve gülsuyu olmak üzere iki çeşit ürün imal edilen gülden bugün 38 farklı ürün yapılarak satışa sunuluyor.Isparta ile bütün gülün vuslatı 1880 li yıllara kadar uzanır.Yağ gülünü Anadoluya 1870 li yılların başında Bulgaristandan gelen göçmenler getirir.Isparta da yağ gülü üretimi ise Anadolu'ya gelişinden 18 yıl sonra başlar.Gül Isparta'ya yaklaşık 150 yıl önce Yalvaç'tan Isparta'ya gelip yerleşen Müftüzade İsmail Efendi tarafından dikilir.O tarihe kadar Isparta Ovasında ekilip dikilen ürünlerin hiçbir gelir getirmediğini gören İsmail Efendi yeni ve gelir getirecek ürünler bulmak için Burdur,Denizli ve Çal gibi komşu yöreler bir araştırma gezisine çıkar.Bu yörelerde halkın geçiminin büyük bir kısmını göçlükten sağladığını görenMüftü Zade İsmail Efendi, gülcülüğün büyük alanlarda yapıldığı takdirde iyi para getireceğini düşünerek harekete geçer.Müftü Zade İsmail Efendi , olarak 30 dönüm toprak alır ve tamamına gül fidanları diker. Yeni dikilen gül fidanlarının 3-4 yıl sonra en iyi ürünü vereceğini bilen gülcü İsmail Efendi,daha üçüncü verimli yılı gelmedengül yağı ve gülsuyu çıkarmak içinmde gerekli olacak araçları temin eder.İsmail Efendi, araç gereçlein bir kısmını Isparta da yaptırırken bir kısmınıda Bulgaristan'dan bizzat getirir.Güllerin dikiminin üzerinden 4 yıl geçer ve bütün gözler İsmail Efendi nin üzerindedir.Halk yolda,sokakta,kahvede,handa ve gitiği, heryerde onu izler.Dördüncü yılının sonunda İsmail Efendi eline geçen fırsatı iyi değerlendirir.Binbir güçlükle üretmeyi başardığı katıksız arı gülyağı ve gülsularını değerinde satarak borçlarını öder.Elinde kalan paraylada 30 dönümlük gül bahcesini 50 dönüme çıkarır.İsmail Efendi'nin kazancını gören şehir halkı topraklarının gül yetiştirmeye çok elverişli olduğunu anlar ve böylece Ispartayla vuslatı başlar.Isparta'da ilk olarak 1892 tarihinde "imbik" adı verilen basit ve ilkel kazanlarda üretilmeye başlanan gülyağı uzun yıllar bu metotla imal edilir.köy tipi gülyağı üretimi olarak da bilinen metot Mustafa Kemal Atatürk'ün 6 mart 1930 tarihinde Isparta ziyareti sırasında verdiği talimat uyarınca değiştirilir.İhtisat vekaleti tarafından modern gülyağı fabrikasının 1935 yılında kurulması sonucu köy tipi üretimin yerini byük ölçekli sanayi tipi imalata bırakır.Yağgülü ilk üretildiği tarihlerde sadece yağı ve suyu için tercih ediliyordu.at sırtında getirilen ilk fidanlardan elde edilen ürünlerin ihracatı ise çok denilecekkadar azdı.üretilen gülyağları ancak iç pazarda tüketiliyordu.Yıllar birbirini kovaladı ve gelişen teknolojiyle birlikte yenilenen üretim tesisleri, farklı ürünlerin imalatını mümkün hale getirdi.Gülyağı ve suyundan sonra gülkonkreti,gül losyonu, gül sabunu, gül kremi, v.b. pekçok mal üretilmeye başlandı.2002 senesine kaddar 6 olan ürün yerini yelpazesini yapılan çalışmalarla 38 e çıkardıklarını belirten Gül, Gülyağı ve Yağlı Tohumlar Tarım Satış Kooperatifleri Birliği "Gülbirlik" Genel Müdürü Bolat Tamer, Türkiye'nin birçok yerine ürün satışı yaptıklarını belirtiyor.Gülbirlik, Fransız ve İsviçre firmalarıyla işbirliği içinde çalışmalarını sürdürüyor.Bu çerçevede geçtiğimiz sezon dört Fransız kozmetik firması 2500 kilo gülyağı tükeetti.Çin, geçtiğimiz yıl içerisinde gül üretimine başlaanmasına rağmen dün gül yağı ihracatının yüzde 70'ine türkiye cevap veriyor.Gülbirlik, yılda ortalama 500 kilo gülyağı üretimi ile pazarın lideri. İstanbul'un taşı toprağı altın denir mecazi anlamda doğru kabul edilse bile geçekte elbette böyle birşeyin olmadığını, bütün alem bilir.Isparta'nın dağı taşı gül denilince, hem mecazi anlamda hemde gerçek anlamda doğrudur.1000 metrekarelik tarladan 1 ton gül çiçeği alma imkanı var.Bu sayede gülden ısparta ya yıllık ortalama 10 Milyon dolarlık girdi sağlanıyor.Gülyağının kiloso 5 bin 500 ile 6 bin dolar arasında değişen rakamlarda aşlıcı buluyor.Tamer "Geçtiğimiz yıl gül çiçeğinin kiloonu 2 milyondan aldık üretici bir dekar alandan 2 milyar para aldı.Şuanda gül kirazdan sonraen fazla para kazandıran üründür. " diyor GÜL DİKİM ALANLARI AZALIYOR. Ülkede yaşanan ekonomik kriz her alanda olduğu gibi gülcülük alanında da etkili oldu.ısparta da gül dikim alanları geçtiğimiz 10 yıl içinde azaldı.1990 yılında 3 bin 965 hektar olan gül dikim alanı 2001 de bin 591 hektara geriledi.Gül dikim alanlarındaki azalmanın en büyük sebeplerinden biri işcilik fiyatlarındaki artış.Bunun yanında sulanabilir arazilerin artması gösteriliyor.Gülbahcelerini söken üreticiler yerlerine daha fazla gelir getiren kiraz, kayısı, ve üzüm gibi alternatif tarım ürünleri dikiyor.Gülbirlik Genel Müdürü Bolat Tamer üretimin talebe göre şekillendirilmesi gerektiğini belirterek, ekonomik üretim miktarının 5 bin ile 6 bin ton arasında olduğunu ifade ediyor.gül yağının tamamını dış pazarlara satıldığının altını çizen Tamer üretimde 5 bin ton altına düşülmesinin talebin karşılanamamasına 6 bin tonun üzerine çıkılmasının ise ürünün elde kalmasına neden olduğunu açıklıyor.
 

 

 
 
 
SİTEMİZE HOŞGELDİNİZ  
 

KÖYÜMÜZÜN İSMİ SİZCE NE OLSUN
ESKİ İSMİ İLAMA KÖYÜ OLSUN 69,23%
BAĞÖREN OLARAK KALSIN 9,55%
ÜLEMA KÖYÜ OLSUN 21,22%
377 toplam oy:


 
İLAMA KÖYÜ -EĞİRDİR/ISPARTA  
 
 
NAMAZ VAKTİ  
   
DUYURU & MESAJLAR  
  BAĞÖREN KÖYÜ DERNEĞİMİZ KURULMUŞTUR.
Sayın Hemşehrilerimiz. Köylülerimizi bir çatı altında toplamak, vefat eden köylülerimizi anmak için faaliyetler düzenlemek, Köy tüzel kişiliği bünyesindeki her türlü yapının bakım, onarım ve güzelleştirme faaliyetlerini gerçekleştirmek, fakir ve muhtaç insanların her türlü ihtiyaçlarını gidermek, ihtiyaç sahibi öğrencilere burs vermek, üyeler arasında yardımlaşma ve dayanışma bilincini geliştirmek amacıyla “Bağören Köyü Sosyal Yardımlaşma, Dayanışma ve Kalkındırma Derneği” kurulmuştur. Kurucular Kurulu; Menderes Metin TOKAT, Abdurrahman SİNAP, Yasin ERDENK, Hayri ÖZGÜVENÇ, Servet ÖZTÜRK, Yalçın DEMİRAĞ, İsmail AKÇİÇEK
Köyümüz için hayırlı olmasını diliyoruz.
 
HAVA DURUMU  
  ISPARTA 
ISPARTA
 
İLDEN HABERLER  
   
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol